17.8.06

Öze dönüş / Zeytinyağlı fasulye

Bugün şanlı bir gün çünkü Herkes Köşe Yazarı adıyla yeni bir blog açtım. Böylece Bekar Pilavı'nı bekarlık ve yemek konuları dışındaki yazılardan kurtaracağım. Aslında buraya öyle şeyler yazmaya niyetim yoktu ama şimdi dobra dobra konuşalım, bir ara hevesim azaldı ve yazacak konu bulamayınca olanlar oldu. Yaşasın özüne dönen Bekar Pilavı, yaşasın yeni blog Herkes Köşe Yazarı!

Şimdi, aslında yaklaşık on senedir kendi başının çaresine şöyle böyle bakan biri için zeytinyağlı fasulye pişirmek övünülecek bir şey değil. Ama aylarca dışarıda yedikten sonra evde pişen her yemek sultan sofrasından gelmiş gibi geliyor. O sebepten zeytinyağlı pişirmesini bilmeyen bekar okurlarımızla süper basit tarifimi paylaşmak istiyorum.

Zeytinyağlı fasulye
-yarım kilo ayıklanmış yeşil fasulye (donmuş da olabilir, hatta o daha kolay)
-bir beyaz soğan
-üç orta boy soyulmuş doğranmış domates (ya da bir orta boy kutu tomates konservesi)
-en az üç, en fazla sekiz çorba kaşığı zeytinyağı

Soğanı doğrayıp tencereye atın. Üzerine zeytinyağını ve doğranmış domatesleri ilave edin. Fasulyeler çok uzunsa ikiye kırın ya da kesin, onları da tencereye koyun. Bütün malzemeleri iyice karıştırın. Fasulyeleri kaplayacak kadar su ekleyin ve ocağı yüksek ateşe getirin. Yemeğe tuz ne kadar konur biliyorsanız tuz koyun. Bilmiyorsanız 1.5.-2 tatlı kaşığı tuz ekleyin (çok domates var, domates tuz ister). Su kaynamaya başlayınca ateşi orta sıcaklığa getirin ve fasulyeler kıvama gelinceye kadar pişirin. Fasulyelerin kıvama geldiğini nasıl anlayacağınızı sormayın, ilk on dakika geçtikten sonra arada bir bir fasulye alıp tadına bakın.

Afiyet olsun.

27.7.06

Nar suyu

Biz yokken memlekette bir nar suyu furyası olmuş. Tabi furyayı da ikinci el haber aldığım için kaç kişiye ulaştığını ve ne kadar sürdüğünü gerçek manada bilemiyorum. Ama bildiğim şey şudur: eskiden süpermarket raflarından nar suyu diye bir şey yoktu, artık var.

Furyanın sebebi nar suyunun sağlığa olan yararları imiş. Antioksidan gibi sözcükler uçuşmuştur havada diye tahmin ediyorum. Ben de araştırmacı blogcu olarak üstüme düşen görevi yaptım ve gittim bir kutu nar suyu aldım.

Nar suyu öyle vişne suyu gibi tatlı değil, her ne kadar renkleri benzese de. Tadı buruk. Ama sekiz yaşında bir çocuğun damak tadının ötesine geçebildiyseniz hoşunuza gidebilir. Sek olarak içmek zorunda değilsiniz. Çok tatlı başka içeceklerin içine karıştırabilirsiniz. Aklıma ilk olarak taze sıkılmış portakal suyu veya ev yapımı limonata geliyor. Böylece iki eski sıkıcı içecekten sofistike ve moda içecekler yapmış olursunuz.

Daha bir sağlıklı ve eğlenceli içecekler yapmak istiyorsanız benim yeni uydurduğum ("bulduğum" veya "icat ettiğim" demiyorum bakın) şu kokteyli deneyebilirsiniz:

Cinnar

1 ölçü cin
1 ölçü nar suyu
1 ölçü maden suyu

ince uzun bir bardakta önce buz, sonra sırasıyla cin, nar suyu ve maden suyu konur, hafifçe karıştırılır. keyfe göre bardağın tepesinde bir limon dilimi ya da buzların üstünde birkaç nane yaprağı ile süslenir.


Afiyet olsun.

3.4.06

Martini kokteyli

Uzunca bir süredir Amerika'da yaşadığım için Türkiye'deki kokteyl kültürü hakkında çok bilgili değilim. Ama Amerika'da 5-8 sene kadar önce ortaya çıkmış, son zamanlarda önemi azalmış olsa da bir hala çoğu bar menüsünü etkisi altında tutan bir trend var: bütün kokteyllere içinde "martini" sözcüğü geçen isimler vermek. Martini adında bir kokteyl zaten varken, başka kokteyllerin iyi bilinen kendi adları da varken böyle bir işe neden kalkıdığını anlamak çok zor değil.

Konuda uzman olmasam da ortalama bar müşterisi hakkında birkaç şey söylebilirim sanırım. Çoğu kişi ya bira içiyor, ya da gençliğinde öğrendiği bir-iki basit kokteylden birini. Bu içecekler müşterileri çok heyecanlandırmıyor ve bara da çok fazla para kazandırmıyor. Satışları ve kar marjini arttırmak isteyen bir bar bir kokteyl menüsü oluşturup bunu müşterilerin rahatça görebileceği şekilde sergilediği zaman içilen içki çeşitlerinin artması için fırsat çıkmış oluyor. Ama klasik kokteyllerden oluşan bir menü yine kokteyller hakkında çok bilgi sahibi olmayan müşterileri çekmiyor. Onun yerine daha yeni kokteyllerden oluşan bir menü, ki belki barın kendi icat ettiği kokteyllerden oluşur, müşteride pozitif çağrışımlar yapan isimlerle sunulduğu zaman ilgi çok artıyor. İşte martini sözcüğü de burada devreye giriyor. Kokteyl deyince akla gelen üç-beş sözcükten biri olan martini aynı zamanda James Bond'la ilişkili olduğu için iyi bir imaja sahip.

Laf biraz uzadı ama sanırım bir sürü kokteylin yanlış yere martini adıyla anıldığını ve bunun sebebini ortaya koyduk. Madem öyle, martininin ne olduğunu da doğru dürüst anlatmakta yarar var. Yaratıcısı ve orjinal tarifi hakkında çok tartışma olsa da bugün martini cin ve sek vermut (beyaz vermut, ya da fransız vermutu) ile yapılan bir kokteyldir. Cinin vermuta oranı ikiye bir ile ona bir arasında değişebilir. Bazıları ona birden daha az vermut kullansa da (ve bazen ne kadar az vermut kullandığı konusunda övünse de) bu şekilde yapılan içkiye martini demek doğru olmaz. Martini, bütün kokteyller gibi, içeriklerinin tadlarının dengesi üzerine kurulmuştur ve denge tutturulmazsa bir şeye benzemez. Bu denge işini bozan başka bir unsur da vodkad
ır. Cinin tadini sevmeyenler martinide cin yerine votka kullanılmasını ister. Elbette bu bir zevk meselesidir ve yüksek alkollü vermut içmek isteyenlerin işine karışmamak gerekir ama bu içkiye martini demek de yanlıştır. Doğrusu "vodka martini"dir.

Martini ismiyle ilgili başka bir sorun da sadece Amerika dışına çıkınca ortaya çıkar. Özellikle Avrupa'da "Martini & Rossi" marka vermut kısaca martini adıyla biliniyor. Kokteyl kültürü yaygınlaştıkça martini kokteyli ismarlandığında yerine sek vermut gelme ihtimali azalsa da gittiğiniz bara bağlı olarak dikkatlı olmakta yarar var. Sadece martini demektense martini kokteyli diyerek bir karışıklığı önleyebilirsiniz.

9.3.06

Born in the USA

Bilgisayarımdan şarkı dinliyordum bu sabah, Bruce Springsteen'in "Born in the USA"1 parçası çalmaya başladı. Dinlerken sözlerini de okumak için Ekşi Sözlük'e baktım. Ortalama Amerikalı'nın Amerikalı olmaktan gurur duyduğunu anlatmak için kullandığı şarkının sözleri Amerikan karşıtı.


1"Amerika'da do
ğmuş"

6.3.06

Guncelleme

Gecen hafta ayak bilegimi kirdigim icin bir suredir buraya yeni bir sey yazamadim. Bundan sonra, yavas da olsa tekrar yazmaya baslayacagim. Arada bu yazida Turkce harf kullanamadigim icin uzgunum, ama Sabanci Universitesi'nin web sayfasinda bulunan Turkish Text Deasciifier ortadan kalkmisa benziyor.

24.2.06

İtiraf

İtiraf.com okumadım ben uzun süre. Adını duymuştum, bir süre sonra da çok popüler olduğunu duydum, ama bir türlü gidip bakmamıştım. Geçen sene bir arkadaşım çok bahsedince açıp okumaya başladım. Boş zamanları değerlendirmenin en iyi yolu değil ama insanı bayağı eğlendiriyor. Daha doğrusu eğlendiriyormus. İtiraf.com'un arşivine baktım, ve birkaç sene öncesinde itirafların daha ilginç, daha güzel, daha itirafımsı olduğunu gördüm. "Sonradan bozuldu" muhabbeti yapacak değilim ama bir yerden sonra tarz ve konular çok dağılmış ve benim beklentilerimin dışına çıkmış. Yine de bugün hala çok güzel itiraflar görmek mümkün. Geçen gün gördüğüm bir tanesi İtiraf.com var olmasına değecek kadar güzel az itiraflardan. Buyrun:

nevigasyon; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 27; İl: İstanbul
Haftasonu dokuz yaşındaki kurt köpeğimle ormana gittik. Şarkılar söyledik, uluduk, ateşte sucuk pişirip şarap içtik, oyunlar oynadık ama hemen yoruldu. Akşama doğru eve geldik. Kucağıma alıp yavaşça arabadan indirdim. Arka ayakları tutmadığı için ön ayakları ile sürünerek ilerliyordu. Mutlu ve acı çekerek eve girdik. Küreği ve silahımı yerine koydum. Dostuma bunu yapamadım.

22.2.06

Tatlı menüsünde muz var, bölüm 1

Muz, meyve deyince akla gelen elma, armut, portakaldan biraz farklı. Elma deyince benim aklıma ısırılarak yenen bir elmanın diş eti sağlığına yararı geliyor mesela. Portakal deyince de C vitamini. Bunlar iyi şeyler tabi aslında ama canınız tatlı çektiğinde sağlık çağrıştıran bir şey yemek istemeyebilirsiniz. Muzun böyle bir imaj sorunu yok ve de tadı bayağı güzel. O yüzden tatlı olarak muz yemek iyi bir fikir. Elinize alıp soyunca çok meyve yiyormuş hissi veriyorsa aşağıdaki tarifi deneyin.

Kirk yıllık ballı muz
Bir orta boy, iyice olgunlaşmış muzu çapraz dilimleyin. Tabağa rastele koyup üzerine bal gezdirin. Az miktarda kırık ceviz içi serpiştirin.

"Kırk yıllık ball
ı muzu tarif diye bize yutturuyor" demeyin şimdi, birilerinin böyle şeyleri arada bir insanlara hatırlatması, yazıya geçirmesi lazım. Bu tatlı her ne kadar yatay sporlara hazırlanan genç yiyeceği izlenimi verse de geleneksel tatlılarımıza oranla az kalori içeriyor. Özellikle bal ve cevizin miktarını düşük tutarsanız toplam 150 kalorinin altında kalabilirsiniz. Ayrıca tatlıyı daha az yağlı yapmak için daha az ceviz koymak yeterli. Ama ille de cevizi bol olsun istiyorsanız, cevizdeki yağın kalp ve damar sağlığına yararlı yağ olduğunu hatırlamakta yarar var.

Tabi tatlı deyince aklına baklava, aşure falan gelen insanlar için yine fazla sağlık yiyeceği izlenimi verebilir ballı muz. Ama bu arkadaşların gönlünü de Tatlı menüsünde muz var'ın ikinci bölümünde alacağız.

21.2.06

Soya soslu tavuk

Liquirizia purissima'daki son yazım buraya geçiremeden kayboldu. Nasıl oldu demeyin, ben de daha önce blog yazarlarının yazılarının kayıp olmasıyla ilgili şikayetlerini anlamazdım. Ama sayfanın görüntüsü ile ilgili değişiklik yaptım ve sayfaya geri döndüğümde son yazı gitmişti. Yapacak bir şey yok, ileride bir gün tekrar yazmam gerekecek.

Eğer hayatınızda rejim yapmışsanız, doktor ve ya magazin dergisi tavsiyesi üzerine kırmızı et tüketiminizi azaltmaya çalışmışsanız, ya da bekar hayatın sadece makarna yiyerek geçmeyeceğini anlayıp başka bir şeyler pişirmeye kalkışmışsanız tavada pişmiş tavuk göğüs ile tanışıklığınız vardır. Ve eminim kısa sürede çok sıkıcı bir yiyecek olmuştur sizin için. Bu aslında üzücü bir durum çünkü tavuk güzel bir yiyecek.

Başka üzücü bir durum da soya sosunun heyecanlı acemiler tarafından kullanımı. Kaç kere beğenme numarası yapmak zorunda kalarak arkadaşlarımın ya da akrabalarımın yaptığı, tavuk eti ve soya sosundan ibaret "soya soslu tavuk" yemeği yediğimi bilmiyorum. Bildiğim şey buna bir "dur" denmesi gerektiği. Durum aslında açık, bir yemeğe soya sosu eklemek yemeğe lezzet katmak için tek başına bir çözüm değil. Hele ana unsur tavuk eti gibi kuvvetli bir tada sahip olmayan bir yiyecekse.

Uzun uğraşlar sonuçu, mutfak işlerindeki engin bilgi ve birikimimi kullanarak bu iki üzücü duruma çözüm olacak tek bir tarif geliştirdim. Daha adını koyabilmiş değilim ama tarif aşağıda.

(isimsiz soya soslu tavuk yemeği)
bir kişilik
-bir büyük parça yağsız, derisiz tavuk göğüs. 1,5cm'lık küpler olacak şekilde ufak doğranmış
-6-7 orta boy mantar, diklemesine dilimlenmiş
-1-2 domates, doğranmış
-3 çorba kaşığı soya sosu
-biraz acı sos (isteğe bağlı, acıya dayanıklılığınıza göre ayarlayın)

Bir tavaya bir çorba kaşığı zeytinyağı koyup tavayı yüksek ateşte ısıtmaya başlayın. Tava ısınınca doğranmış domatesleri içine atıp arada bir karıştırarak pişirin. Ufak doğradığınız tavuk etini küçük bir kaba koyun ve üzerine soya sosunu (ve istiyorsanız azıcık acı sosu) ekleyip karıştırın. Domatesler sularını saldıklarında dilimlenmiş mantarları ekleyin. Mantarlar pişmek üzereyken tavanın ortasındaki malzemeyi yanlara itip tavuğa yer acın. Kaptaki tavuğu sosuyla beraber tavaya boşaltın. Tavuklar küçük parça olduklarından çabuk pişecekler. Parçaların bir yüzleri piştiğinde onları teker teker çevirin. İki tarafları da piştiğinde bütün malzemeyi birbirine karıştırıp 30 saniye daha pişirin. İşte bu kadar!

17.2.06

Ege'de yemek

(Bir gün geriden takip ediyoruz şimdilik ama olsun)

İşte Ege ve Akdeniz taraflarından çok basit ama bir o kadar da güzel bir akşam yemeği: ızgara balık ve salata. Büyük balıkların filetolarına, alengirli pişirme yöntemlerine, çeşitli soslara her zaman ihtiyaç yok. Bize iyi pişmiş güzel bir balık tek başına yetiyor. Hafif, sağlıklı ve lezzetli.

16.2.06

Derya kuzuları

Karides düşük kalorili, neredeyse yağsız bir yiyecek. Bol da protein içeriyor. Süpermarketten hazır pişmiş, donmuş olanlarını alırsanız fiyat da çok pahalı değil. Yani diyeceğim şudur: (eğer kolestrol derdiniz yoksa) karidesi hazırlaması kısa süren, sağlıklı ve ucuz bir yiyecek olarak aklınızın "ya çok açım ama yemek hazırlamaya da üşeniyorum" köşesine yazın.